The Replicator

, 9 Haziran 2017

Yukarıdaki başlık Michio Kaku’nun söz ettiği, geleceğe ait büyülü bir makinanın adı. Çoğaltıcı, kopyalayıcı diye çevirebiliriz. Ancak bu öyle sıradan bir makina değil, maddeyi yeniden biçimlendirme özelliğine sahip. Kaku’nun anlatımıyla çamaşır makinası büyüklüğündeki cihazın içine bazı hammaddeler yerleştirilip düğmeye basılacak ve birkaç dakika içinde bambaşka bir ürün elde edilecek. Sadece bazı temel maddeleri bir araya getirerek istediğimiz her ürüne zahmetsizce sahip olabileceğiz. Böyle bir gelişme, yokluğun ve kıtlığın tarihe karışması anlamına gelebilir.

Ekonominin klasik tarifi, kıt kaynaklarla sınırsız ihtiyaçların karşılanmaya çalışılmasıdır. İnsan yapısı gereği arzulayan ve bir süre sonra arzularını ihtiyaca dönüştüren bir varlık. Temel ihtiyaçların karşılanması ile başlayan serüven çok da temel olmayan ihtiyaçlara uzanıp hep daha fazlasını isteyerek devam ediyor. Replicator insana en azından maddi düzeyde istediğini verebilecekmiş gibi görünüyor. Yani çıkar çatışmasına, entrikalara gerek kalmadan herkes istediğine sahip olabilecek.

Kaku çok sık atıf yaptığı Star Trek(Uzay yolu) dizisinin bir bölümünü anlatarak durumu açıklıyor. İlgili bölümde uzayda başıboş halde bir gemide dondurulmuş bedenler bulunuyor. Dondurulma işlemi 20.yüzyılda yapılmış ve aradan dört yüz yıl geçmiş. Enterprise mürettebatı işlemi sonlandırıp insanları uyandırıyor. Dört yüz yıl önce çözülemeyen sağlık sorunları yüzünden dondurulan bu insanlar sağlıklarına kavuşturuluyorlar. Ancak içlerinden biri zengin bir kapitalist ve geçen sürede dünyadaki yatırımlarının  ne duruma geldiğini öğrenmek istiyor. Fakat 24.yüzyılda artık her şey değişmiş, para, banka gibi kavramlar tarihe karışmıştır. İnsanların bir şeyi elde etmek için sadece talep etmeleri yeterlidir. Gelecekle ilgili çok iyimser bir tahmin. Kaku replicator sayesinde bunun olabileceğini söylüyor. Böyle bir değişim tam anlamıyla insanlığın tüm paradigmasının alt üst demektir. İnsan kendini bildi bileli bir kazanım ve paylaşım mücadelesi içinde olmuş, bu mücadele tüm tarihi ve insan karakterini belirlemiştir. Ekonomik ilişkiler toplumların kimlik ve ahlak oluşumunda çok önemli yer tutar. Hatta Marks gibi teorisyenlere göre –katılmasak da- maddi-ekonomik ilişkiler dini inancı, geleneği ve psikolojiyi bile  bütünüyle belirler. Ekonomik çatışmanın olmadığı isteyenin istediğini elde ettiği bir dünya bugüne kadar bildiğimizden epey farklı ve hayal edilmesi güç bir yer olacaktır.

Replicator İnşa Etmek

Kaku bu büyüsel gelişmenin yaşanacağından emin ama bunun çok kısa bir sürede olmayacağını, on yıllar gerektiren bir sürece ihtiyaç duyulacağını söylüyor. Elbette replicator inşa etmek ve maddeyi atomik seviyede ayrıştırıp yeniden bir araya getirebilmek için bazı ciddi sorunları aşmak gerekmekte. Öncelikle maddi varlıklar akıl almaz sayıda atomdan oluşuyorlar. Örneğin insan bedeni elli trilyon hücre ve 10 üzeri 26 atomdan oluşuyor. Bu olağan üstü sayıdaki atomu kopyalamak için muazzam bir hafıza alanı gerekli. Bu engelin aşılması için yapılması gereken bir nanobot üretmek. Moleküler boyutta üretilecek bir robot teoride kendisini çoğaltma kabiliyetine sahip olacak. Sınırsız sayede çoğalabilecek olan nanobotlar bir program çerçevesinde  molekülleri tanımlayıp onlara ilişerek maddeyi yeniden düzenleyebilecekler. En büyük mesele ilk nanobotu yapabilmek. Elbette bu hiç de kolay bir iş değil.

Bir gün bu noktaya geldiğimizi düşündüğümüzde bile nanobotların beklenen değişimi sağlayamayacağını düşünen bilim insanları var. Nobel ödüllü Richard Smalley’e göre moleküler boyuttaki bir nanobot molekülleri değiştirecek beceriye sahip olamayacak. Çeşitli örnekler içeren açıklamasında nanobotlar ile atomların manipüle edilemeyeceğini söylüyor. Ancak quantum dünyasının belirsizliğine makro aleme ait fizik kurallarının atomik ölçekte farklılık göstermesine dayalı olarak bunun olabileceğine inanan çok sayıda insan var.

Sosyal Etkiler

Herkesin elinde bir sihirli lamba var ve dilekleriniz yerine geliyor. Replicator böyle bir şey. Gerçekleşmesi durumunda tüm ekonomik sistemi ve buna bağlı sosyal ilişkileri baştan başa değiştirecek. Emek ve karşılığında alınan ücret anlamsız hale gelecek. İnsanlar istediklerini bedelsiz bir şekilde elde edecekler ve kıtlık, kaynak yetersizliği söz konusu olmayacak.

Eski Romada buna benzer bir durum ortaya çıkmıştı. Roma’nın şanlı günlerinde tüm harcamalar gelirin kırkta birini bile oluşturmuyordu. Hiç bir iş yapmayan ve sıkılan halkı oyalamak için arenalarda gladiator adı verilen köleler ölümüne dövüştürülürdü. Gelecekte eğer öngörüler gerçekleşirse insanlar daha da ileri biçimde boş ve amaçsız bir hale gelebilirler. Her şeye gücünün yettiğini sanan ama ne yapacağını bilemeyen, hiç bir amacı olmayan insanlar topluluğu. Ütopik bir dünya kurulmuş ama ütopya distopya haline gelmiştir. Bu hal insan zihninin tamamen yoldan çıkmasıyla, tarifi zor bir delilikle sonuçlanabilir.

İnsan bilim ve teknik alanda  gidebildiği kadar ileri gidecektir. Bunu durdurmaya çalışmak hem yanlış, hem de boş bir çaba olur. Ancak bilimsel ve teknik gelişimin insana sadece şekil olarak değil, içerik olarak yardım etmesi, yani insani vasıfları yok etmeyip beslemesi için maddi beklentileri her şeyin anahtarı olarak görmemek gerekiyor. Maddi sahada gelişme zorunludur ve insan mutluluğuna hizmet eder ama daha kapsayıcı ve madde ötesi bir  kavrayışın kontrolünde olmak kaydıyla.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.