Devlet 2.0 – Bölüm 1
Bedirhan Sonakın, 20 Temmuz 2017“Ulus Devletler yaşamlarımızı dönüştüren teknolojiye uyum sağlamakta zorlanıyorlar. Internet dünyamızı radikal bir biçimde birbirine bağladı ve Blockchain teknolojisi – kriptografik olarak güvenli kılınmış ve kullanıcıları arasında dağıtılmış olan açık hesap defteri – kendimizi yaşamak istediğimiz şekilde yönetmemize izin veriyor, eşitler olarak, daha yerel ve daha global olarak.” (bitnation.co)
Bitnation, kendisini Merkezi ve Sınırları Olmayan Gönüllü Ulus olarak tanımlıyor. En ünlüsü Bitcoin olan dijital para birimlerinin de üzerinde çalıştığı Blockchain yapısı üzerinden oluşturulan bu dijital yapı, devletlere alternatif bir inisiyatif olarak ortaya çıktı. Bitnation, devletlerin sağladığı, başta kimlik verme, ihtilaf çözme, güvenlik ve sigorta gibi hizmetleri bu dijital yapı üzerinden sağlayan bir devlet alternatifi olarak ortaya çıktı. 14 Temmuz 2014 yılında aktif hale gelen Bitnation, Susanne Tarkowski Tempelhof tarafından kuruldu. Ardından dijital dünyada benzer alternatifler arayan ya da sunan inisiyatiflerle birliktelikler kurdu.
Bu yazı dizisinde Bitnation örneği üzerinden oldukça popülerleşen “devlet 2.0” kavramının bileşenlerini incelemeye çalışacağız. Bu bileşenlerden ilki “Evrensel Temel Gelir” kavramıdır. Bitnation da ilk işbirliğini 2014 yılının sonlarında Johan Nygren’in Temel Gelir – Basic Income inisiyatifi ile yaptı. Bu işbirliğine geçmeden önce biraz felsefi arka planı incelersek, Evrensel Temel Gelir kavramının aslında çok yeni olmayan bir kavram olduğu görülebilir. Bu kavram ilk defa 1795 yılında ABD’nin kurucu babalarından olan Thomas Paine tarafından “garanti edilen asgari gelir” şeklinde ortaya konulmuştu. Tabi bu garanti devlet tarafından veriliyordu.
Bu yaklaşımın ardında olan fikir ise “dünyanın işlenmemiş doğal hali ile tüm insanlığın ortak varlığı” oluşuydu. Tarımın gelişmesi için özel mülkiyet gerekliydi, bunun sebebi toprağın işlenmesinin sahipliği ile toprağın sahipliğinin ayrılmasının imkansızlığıydı. Bu nedenle Thomas Paine, özel mülkiyet sahiplerinin, böyle bir sahipliği olmayanlara bu hak karşılığı her nesilde bir ödeme yapması gerektiğini öne sürüyordu. Oluşan bu gelir ise yaşlı ve engelli kişiler ile olgun yaşa ulaşmayan her kişiye dağıtılacaktı.
Modern dünyada ise farklı ideolojiler ve yaklaşımlar bu görüşü farklı açılardan ele aldılar. Yaklaşımlarda çeşitli farklılıklar olsa da, devletin sahip olduğu varlıkların oluşturduğu gelirin, vatandaşlara eşit miktarda dağıtılması üzerine bir sistem kurulması temel fikirdi. Geoliberteryanizm, Post-Kapitalizm, Pazar-Sosyalizmi gibi farklı ideolojiler ya da fikirler bu kavramı 20.yüzyıl boyunca işlediler.
1980 sonrası dönemde teknolojide ve dolayısıyla otomasyonda oluşan dönüşüm, işgücünün de dönüşmesini sağladı. Belirli alanlarda gelişen otomasyonun, kitlesel işsizliklere neden olduğu bir çok örnek ortaya çıktı. Son yıllarda ise bir çok Silikon Vadisi karakterinin ya da diğer bir deyişle “teknolojik elitlerin” bu konuya sıklıkla değindiklerini görmeye başladık. Bu karakterlerin, Temel Gelir kavramını gündemlerine alma nedeni, TED konuşmalarında, konferanslarda ya da sunumlarda ortaya koydukları teknoloji destekli parlak gelecek vizyonlarında yer alan en büyük sonucun, geliştirilecek teknolojilerin bir biçimde işsizlik sonucu vereceğini görmeleriydi. Peter Diamandis bu konuda yazdığı bir makalede yeni teknolojilerin yeni iş alanları oluşturacağını savunurken, bunun yanında Evrensel Temel Gelir’in öneminin altını çiziyordu.
2017 yılı itibariyle tam olarak “Evrensel Temel Gelir” kavramına uymasa da, farklı ülkelerde çeşitli pilot uygulamalar görülebiliyor. Alaska’da var olan “Alaska Permanent Fund” bunlardan belki de en eskisi. Alaska’nın başta petrol olmak üzere, kaynaklarından oluşan gelirleri, Alaska’da yaşayanlara dağıtmak üzere kurulmuş bu fon 1976’dan bu yana işler durumda. MIT ve Harvard öğrencileri olan bir grup tarafından kurulan GiveDirectly programı da Kenya, Uganda ve Ruanda’da benzer bir nakit transferi sistemini işletmekte. Bu iki programın yanına Kanada, Namibia, Brezilya ve Finlandiya’da da farklı tipte pilot programlar denenmeye devam ediliyor. Yine de bu programların finansal bir fon ya da bir yardım sistemi yapısından, istenen “Evrensel Temel Gelir” yapısına ulaşmasına henüz zaman var.
Bitnation’ın bu konuda işbirliği yaptığı Johan Nygren’e dönersek, onun fikirleri ve yaklaşımları oldukça farklı. Bir tıp öğrencisiyken eğitimini bırakan Nygren, tıp eğitimini bırakmasının 3 nedenini şöyle ortaya koyuyor:
1 – Otomasyon ve teknolojik evrim tüm sağlık sistemimizi her şeyin bulutta olacağı bir noktaya ulaştıracağı için her alanda olan gelişim tıpta da olacak. iDoctor hepimizi temel anlamda yeterli birer doktor yapacak, tıpkı GPS’in her birimizi uzman yön bulucu yaptığı gibi. (Burada transhumanizm vurgusu da yapan Nygren bununla ilgili ileride söz söylemek istediğini belirtiyor)
2 – Politik ve ekonomik sistem insanları hasta yapıyor. Vatandaşlarını hasta yapan bir toplumda, tıp alanındaki bilgimi değerlendiremem. Bir yalanı yaşayamam.
3 – Protesto etmek yerine, tıp camiası kendi bilimlerini politikacılara göre uyarlıyorlar. Bir çok yalanın parçası olmak istemiyorum.
Biraz kısaltarak aldığımız bu nedenlerden ötürü Nygren tıbbı bıraktığını, zaten IBM Watson’un kendi yapabileceğinden 4 kat daha iyi teşhis koyabildiğini söylüyor. Buna karşılık 2012’den beri bir “Temel Gelir” aktivisti olduğunu ve “Resilience” (elastikiyet – kendine gelme şeklinde tercüme edebiliriz) projesi ile TCP/IP yapısından BitTorrent’e kadar bir çok farklı yerde kullanılan dağıtık sistemler yapısı üzerine bir “Temel Gelir” yapısı kurulabileceğini savunuyor.
Şu anda ortaya koyduğu Resilience projesi çalışır durumda ve kendisi bunu bir “zenginliği dağıtma” projesi olarak tanımlıyor. Bir ağ içerisindeki insanların, gönüllü bir biçimde zenginliklerini paylaşabiliyorlar. Bitnation ise kendi gönüllü vatandaşlık yapısına kattığı Resilience ile “Temel Gelir” yapısını sağlamaya çalışıyor.
Bu yapının detaylarını bir sonraki yazıda ortaya koymaya çalışacağız, ancak bu noktada İslam Dünyası’na sormamız gereken soru Zekat ve Sadaka gibi kurumlardan, “Temel Gelir” kavramına ulaşabilecek bir yapı kurulabilir mi?
“Devlet 2.0 – Bölüm 1” yazısına bir yanıt var
Bir cevap yazın
1 Ekim 2017
24 Eylül 2017
17 Eylül 2017
Buna nasil katila biliriz bu bit nation asil amaci varmak istedigi yerneresi bence cok heyacanli ve mantikli