İki Kitap Bir Yazar – 8 (Akıl ve Zeka 3)

, 4 Temmuz 2017

Serinin daha önceki yazılarında Ray Kurzweil gibi singülariteryenlerin insan beynine takıntı derecesinde odaklandıklarından bir parça bahsetmiştim. (Örneğin Kurzweil 2005’te “The Singularity is Near” adıyla yayınlanan, 2016’da Türkçe’ye “İnsanlık 2.0: Tekilliğe Doğru Biyolojisini Aşan İnsan” adıyla çevrilen 700 sayfalık kitabının yaklaşık üçte birinde doğrudan, detaylı olarak insan beyni ve onu taklit ederek kopyalamanın teknik detayları üzerinde duruyor) Kendi bâtıl idealleri açısından pek haksız da sayılmazlar, zira insanı insan yapan iki ana sermayesi aklı ve kalbidir. Akıllar (zihinler) teshir edilip kontrol altına alındığında kalp kalesi zaten düşecektir.

Ahmet Arvasi ise Kendini Arayan İnsan kitabında kalpten, maneviyattan, anlamdan, maveradan kopuk bir aklın ancak neden-sonuç ilişkileri ve bu ilişkilerin örüntüleri (patern) düzeyinde, robotik bir işlemci seviyesinde dünyevî zihinsel aktivitelerle sınırlı kalacağı, fakat insanda aşkın mânâların ve hikmetin peşinde olan başka bir potansiyel olduğu (yazar mânâya nüfuz edebilen insandaki bu idrak kabiliyetini zeka olarak isimlendiriyor) ve bu potansiyeli yani zekayı kullanıp, parlatmakla insanın hakikî insan olabileceği üzerinde detaylı olarak duruyor.

Arvasi’nin yukarıda adı geçen kitabından (özellikle yapay zeka ve robotik konuları bağlamında okunursa) farklı bir ufuk açacağına inandığım bir pasajı paylaşmak istiyorum:

“Zekâ eşya (maddî varlıklar) ile uğraşırken haz duymaktan çok kolaylık bulmaktadır. Zeka eşya ile uğraşırken tahlilî (analizci) çalışır, adeta parçalanır. Zekâ parçalar üzerine yayıldıktan sonra rahat edemez. Zekâ, hazzı, kendini ortaya koymaya başladığı zaman, determinist âleme müdahale etmeye ve yeni terkiplere (sentez ve kompozisyonlara) ulaşmaya başladığı zaman duymaktadır. Mesela, zekâ güzel sanatlarla uğraşmaya başladığı zaman, yani sübjektif ve orijinal kompozisyonlar ararken, eşyanın katı ve idraki hapsedici ilişkilerini aşıp sanki kendine yöneldiği için huzur ve haz duyar, ama biraz güçlük çeker. Burada zekâ için güçlük, üzerine yayılmış olduğu dış realiteden etkilenerek kendi kendinde toparlanması için sarfettiği cehdi (gayret ve zorlanmayı) ifade eder. Zekâ bu cehdinde (gayretinde) başarı gösterirse büyük bir haz duyar. Zekâ ve hayatın eşyanın (maddî dünyanın) esaretinden kurtulma ümidini belirten büyük sevinç anı, işte estetik haz budur.

Uyumak için sereserpe mekana yayılan zekâ, uyandığı zaman kendi kendinde toplanarak ayağa kalkıp gerinmek ve kendini uyuşturan mekandan uzaklaşmak ister. Zekâ, estetiği ararken, objektif âlemi, sübjektif renklere bulaştırır yani kendileştirir. Öyle anlaşılıyor ki, estetik, zekânın kendini ve temsil ettiği hayatiyeti ifade etmesidir. Zekâ sanatkârken, özlediği “hürriyet”e doğru atılırken, eşyaya bağlı aklî zincirleri kırmaya çalışırken haz duymaktadır. Estetik, bu hazzın ifadesidir.

Zekânın elbette aklî ve mantıkî hamleleri akıl ve mantıkla uyuşan tutuş ve eserleri olacaktır. Lakin zekâ hayatî ve sübjektif hamle ve tutuş içinde iken katı aklın, sınırlı mantığın ve zorba eşya kanunlarının hasmı olarak adeta kendine has bir düzen ve mantık arar. Bu mantığı kurar da. Zekâ, adeta sübjektif bir aklın peşindedir. Daha doğrusu zekâ, eşyaya uymakla objektifleşir, hayata uymakla sübjektifleşir.

İnsan ferdi zeki, yani yüksek bir idrak seviyesiyle doğar. Onun önceleri ne mantık, ne de aklın kanunları ile ilgisi vardır. Nitekim, çocuk için masal ile gerçek arasında mantık yönünden pek fark yoktur. Fakat yaşı biraz ilerledikten sonra hükümlerimizi tenkit etmeye başlar. “Hayır” itirazını sık sık işitmeye başlarız. Çünkü eşya düzeni ve sosyal çevrenin alışkanlıkları onun zekâsında kabuklaşmaya başlamıştır. Kısacası, çevre onu kendi ilişkileri içinde terbiye etmeye muvaffak olmuştur. Eşya dünyası onu determinist mahpesine (hapsine) sokmuş, alışkanlıklar onu kıskıvrak bağlamıştır. Fakat bu devre uzun sürmeyecektir. Zekâ biraz sonra robotlaşmadan ürkecek “ben” diye silkinecektir. Kendini huzura kavuşturacak düzenini kurmaya çalışacak ve bundan haz duyacaktır.”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.