Alper Bilgili’nin “Bilim Ne Değildir?” Kitabından Bazı Pasajlar – 2
Enes Bertuğ, 28 Ağustos 2017Yeni-ateizm ve yeni-ateistler
“Yeni-ateistler, hayatlarında dine referans vermeyen seküler kişiler olmanın ötesine geçerler. Onlar Tanrı’nın var olduğu yönündeki iddiaları ikna edici bulmayan ve literatürde “negatif ateizm” olarak bilinen görüşü de benimsemezler. Yeni-ateistler, Tanrı’nın var olmadığından emindirler, onların bu konuda hiçbir şüpheleri yoktur. Örneğin İngiliz evrimsel biyolog Richard Dawkins, Tanrı’nın var olmadığının kesin olarak ispatlanmasının mümkün olmadığını kabul etse de kendisinin Tanrı’nın var olmadığından neredeyse emin olduğunu ifade eder. Öyle ki, Tanrı’nın varlığından emin olanların 1, onun var olmadığından emin olanların 7 olarak kodlandığı bir skalada kendisinin 6.9 pozisyonunda olduğunu belirtmiştir.
Dahası yeni-ateistler, dini kendisine karşı mücadele edilmesi gereken ve mümkünse toplum hayatından tamamen silinmesi gereken bir öğretiler bütünü olarak görürler. Bu tavırları nedeniyle onları “militan” olarak tasvir edenler olmuştur. (Bu kişilerin militan olarak adlandırılma nedeni görüşlerini agresif bir biçimde savunmaları, bu görüşleri kabul etmeyenleri cehaletle, aptallıkla suçlamalarıdır. Bu ifade (militan) bir hakaret sözcüğü olarak kullanılmamaktadır, nitekim yeni-ateist görüşün önemli temsilcilerinden Lawrence Krauss The New Yorker’a yazdığı bir makalede kendisi için militan-ateist tabirini kullanmış ve ateistlerin yeri geldiğinde “militan” olmaktan çekinmemeleri gerektiğini savunmuştur.)
Din, yeni-ateistlete göre, eski dönemlere ait bir kalıntıdan fazlası değildir ve dine bugünün dünyasında yer vermek hatalıdır. Yeni-ateistlerin bu tutumlarının arkasında dinin sadece yanlış ve uydurulmuş bir inanç sistemi olmadığı, onun aynı zamanda toplum ve birey yaşamı için son derece tehlikeli öğretiler içerdiği fikri yatmaktadır. Yeni-ateistlere göre dinler, topluma zarar veren, uygarlaşmayı engelleyen, özgür düşünceyi yasaklayan ve en önemlisi de bilimi baltalayan kurumlardır.”
“Yeni-ateistlerin bilime eski ateistlerden daha fazla vurgu yaptıkları ve bu vurguyu yaparken son derece vulgar (kaba) davrandıkları söylenebilir. Ancak asıl fark, yeni-ateistlerin bilimi sadece dini yanlışlamakta kullanılacak bir araç olarak görmemesi, onu alternatif bir dünya görüşü, hatta hayat tarzı inşa etmede kullanılacak bir başvuru rehberi olarak görmeleridir. Bilimsel teorilere, bilhassa da Darwinci evrim teorisine bu anlamda sık sık başvurulur. Evrim teorisi, sadece doğada canlılığın nasıl başladığını ve geliştiğini açıklamakla kalmaz, ahlak ve dinler de dâhil olmak üzere her şeyin açıklaması olarak sunulur.”
“Yeni-ateistlerin öne çıkan bir diğer özellikleri de üsluplarıdır. Oxford Üniversitesi’nde matematik profesörü olan John Lennox’un da dikkat çektiği gibi, yeni-ateistler “gürültücü ve kavgacı“dırlar. Dennett’e göre evrim teorisine şüpheyle yaklaşanlar cahil ve kötüdür. Dawkins’e göre ise, onlar cahil, aptal, deli ya da kötüdür. Ancak hakaretlere maruz kalanlar evrimi reddedenlerle de sınırlı değildir. Evrim teorisinden yeni-ateistlerle aynı mesajı çıkarmayanlar da saldırılardan nasiplerini alırlar.(..)
Sosyolog Jürgen Habermas yeni-ateistlerin bu kavgacı yönüne dikkat çekerek onları “militan seküler” olarak andığı sınıfa dâhil etmiştir. Çünkü Habermas’a göre bu kişiler diğer sekülerler gibi dini görüşlere karşı mesafeli bir tutum takınmakla ve hayatlarında dine referans vermeden kararlar almakla yetinmemiş, dinin toplumsal ve bireysel yaşamdan çekilmesi için dine karşı kavgacı bir pozisyon benimsemişlerdir.”
“Yeni-ateistler dinle ilgili analizlerinde yüzeyseldir. Din, dogmatik olmakla, akıl karşıtlığı ile ilişkilendirilir. Doğal olarak tarihte yaşanan (esasen ekonomik, siyasal, sosyal birçok farklı nedeni ve boyutu olan) birçok kötü olay kolaylıkla dine mal edilir. Öte yandan bilim, her sorunu çözen bir süper güç, nerdeyse ilahî bir rehberdir. İnsanoğlu bilimden sapıp dine yaklaştıkça başını belaya sokmuştur. Bu felaketlerle tekrar karşı karşıya gelmemenin yolu bilime sarılmaktır. Yeni-ateistler bilimi dine karşı işlevselleştirmeye çalışmakta, bilimin sessiz kaldığı yerlerde ise kendi dünya görüşlerini bilimin görüşü olarak sunmaktadırlar.
Ayrıca kavgacı üslupları, diğer görüşlere karşı tahammülsüzlükleri, tarihsel verileri çarpıtmaları, bazı tarihsel verileri görmezden gelmeleri, işledikleri mantık hataları ve argümanlarındaki tutarsızlıklar da yeni-ateist literatüre aşina olanlara tanıdık gelecektir.
(..) Bu kitabın temel amaçlarından birisi, bilime duyulan hayranlığın dinden nefret etmeyi gerektirmediğini, yani kısaca din ile bilim arasında kurulan dikotominin (ikiliğin) geçersizliğini göstermektir.” (Bilim Ne Değildir?, Alper Bilgili, Doğu Kitabevi, 2017)
1 Ekim 2017
24 Eylül 2017
17 Eylül 2017