Dünya Medeniyeti Tip 1
Murad Ünal, 8 Eylül 2017Sınırları aşan ve dünyayı neredeyse tek bir ülke haline getirecek olan medeniyet tiplerinden bahsetmeye devam ediyoruz.
Üç tip dünya medeniyeti sınıflaması yapıldığından söz etmiş ve şu anda medeniyet tipi 1’e geçiş yapmakta olduğumuzu söylemiştik. Michio Kaku bu geçişin delillerini sıralayarak gözümüzün önünde gerçekleşmekte olan büyük değişimi anlatıyor. Bu değişimin en önemli aktörü elbette internet. İnternetin sağladığı küresel ölçekteki iletişim imkanlarıyla insanlar, hiç ayak basmadıkları topraklardaki hemcinsleriyle görüşüp bilgi paylaşımında bulunabiliyorlar. Mesafelerin önemini yitirdiği bu maliyetsiz iletişim yolu sayesinde farklı kıtalarda yaşayan insanlar bile birbirleriyle yakınlaşabiliyor. Sınırları aşan bu arkadaşlık tipi belki daha da gelişecek ve insanlar fiziki olarak aynı mekandaymış gibi sohbet edebilecekler. Kaku’ya göre insanlar, bu yeni dönemde uzak coğrafyalardaki dostlarıyla, kapı komşularından bile daha fazla ortak zevke sahip olabildiklerini görüyorlar. Dolayısıyla internet erişiminin artması ve hızlanması yönünde güçlü bir talep var ve bu konuda her gün daha fazlası yapılıyor. Bir taraftan fiber optik kablolar dünyayı sararken diğer yandan yeni iletişim uyduları uzaya fırlatılıyor.
İnternetin gelişimi önüne geçilemez bir süreç. Kaku, Amerikan başkanının bile internet yasaklayamayacağını, bunu denemesi halinde sadece gülünç olacağını söylüyor. Dünya üzerinde bir milyardan fazla şahsi bilgisayar varken ve insanlığın dörtte biri internet kullanıcısı haline gelmişken bunu yapmak hiç de kolay değil. Kaldı ki internet bağlantısı ekonomik işleyişin temeline yerleşmiş durumda; bu alanda yaşanacak bir kısıtlama zincirleme sorunlara yol açar.
Küresel bir medeniyet oluşumunun ikinci en büyük işareti bir kaç dilin dünya dili haline gelmesi. Bu konuda başı beklendiği gibi İngilizce çekiyor. İnternet üzerinden durumu takip ettiğimizde ingilizceyi, çince, ispanyolca, japonca ve fransızcanın takip ettiğini görüyoruz. Ancak ingilizcenin daha farklı bir durumu var. Bugün bilim, finans ve eğlence alanlarında İngilizce bir dünya dili haline geldi. Bunda şaşılacak bir şey yok; çünkü söz konusu sahalarda içerik üretmek konusunda ana dili İngilizce olan ülkeler tartışmasız biçimde öndeler.
Dil ve Zihniyet
Bu noktada dilin dönüştürücü etkilerini konuşmak gerekiyor. Dil, bir iletişim aracı olmanın yanı sıra düşüncenin, kültürün temsilcisidir. Bir zihniyetin kelimelerle sembolleştirilmesidir. Kelimeler ve kavramlar bir milletin tarihi tecrübesi, inanışları, eşya ile kurduğu ilişki biçimini yansıtır. Bir dilde çok kullanılan bir kelime başka bir dilde çok az kullanılıyor olabilir. Aynı şey kavramlar için de geçerlidir. Her dil aynı kavramlara sahip olmayabilir. Yani kısacası dil toplumsal zihniyetin ürünüdür.
İngilizcenin dünya üzerinde bu kadar etkinlik kazanması, Anglo-Saxon zihniyet kodlarının yayılması, düşüncenin tek tipleşmesine yol açmakta. Bu ise kültürel olarak fakirleşme anlamına geliyor. Anglo-Saxon düşüncenin bugünkü öncüsü amerika olduğu için özellikle amerikan yaşam tarzı ve yaklaşımı model olarak görülmekte. İngiliz dili ve kültürü artık filmler ve tv dizileri üzerinden pazarlanıyor ve ciddi etkileri var. İnsanlar seslendirme(dublaj) yoluyla bu yapımları kendi dillerinde seyredebiliyorlar ama bu da bir seslendirme(dublaj) dilinin ortaya çıkmasına yol açıyor. Seyirci kendi dilinde konuşan ama başka dilin anlayış ve algılayış biçimine hitap eden insanları izliyor. Elbette insanlar hangi millet ve kültürden olurlarsa olsunlar ortak özellikleri çoktur. Ancak ayrıntı olarak görülebilecek, aslında o dili ve kültürü farklı kılan noktaların aşınması ve giderek yok olması bir süre sonra kültürün, daha uzun vadede ise dilin bütünüyle yok olmasına yol açabilir. Bu sadece yabancı bir dildeki sözcüklerin yerli karşılıklarını kullanarak aşılabilecek bir sorun değil. Bütünüyle yerli kelimeler kullanarak yabancı bir dil konuşmak mümkün. Buna bir tür çeviri dili diyebiliriz. Bunun devamında yabancı bir dil ve kültürün egemenliği altına girmek ve bunu fark etmemek gelecektir. Zihin çoktan dünüşmüştür ve kişi bunun farkında bile değildir. Halihazırda olan bu hal katlanarak devam edecekmiş gibi görünüyor.
Michio Kaku hiç bir dilin kaybolmayacağını, internet sayesinde kayıt altına alındığını söylüyor. Büyük ölçüde doğru ama yine de pek çok dilin antik dillere dönüşmesinin önüne geçemeyebilir. Tip 1 medeniyet kökleştikçe hakim dili kullanmak zorunlu hale geliyor. Bu da nispeten küçük toplulukların kullandıkları nispeten zayıf dillerin ölümüne yol açabilir.
Aslında şu an yaşanan bu gelişmenin farklı bir yöntemle benzeri 18 ve 19.yüzyıllarda hatta bir ölçüde yirminci yüzyılda yaşandı. Sömürgeciliğin hızlı dönemlerinde sömürge ülkelerin halkları işgalcilerin dilini öğrenmek zorunda kaldı. Zamanla sömürge olmaktan çıkan ülkeler hala o dilleri konuşmaktalar. Artık böyle bir sömürgecilikten bahsedemeyiz ama bu sürecin kültürel olarak hiç bitmediğini hatta internet devrimi sayesinde hızlanarak sürdüğünü rahatlıkla söyleyebiliriz. Şu anda dünya üzerinde altı bin dil konuşulmakta; küresel medeniyet bu dillerin çoğunu antik dile dönüştürebilir. Bir zamanlar Latince, Aramice gibi büyük medeniyet ve imparatorluk dilleri artık sadece uzmanlarının anladığı konuşulmayan diller. Ama en azından batı dillerine temel oluşturup bir biçimde varlıklarını sürdürüyorlar. Şimdi tehdit altında olan dil ve kültürler o kadar şanslı olamayacaklar.
Küresel Ekonomi
Medeniyet tipi 1’e geçişin en önemli delillerinden biri de gözümüzün önünde oluşan küresel ekonomi. Kaku medeniyet 1’e geçişin işareti olarak ekonomik birlikleri örnek gösteriyor. Yani Avrupa Birliği (European Union) ve Kuzey amerika serbest ticaret birliği gibi yapılar( North Atlantic Free Trade Agreement). Kaku tarihe değinerek avrupa milletlerinin aralarındaki kan davasından ve yıllarca süren savaşlardan bahsediyor. Bu milletler ekonomi sayesinde bir araya gelip büyük bir birlik oluşturarak zenginliğin ve refahın adresi oldular. Bu örnekte olduğu gibi düşman toplumlar bile ticari ve ekonomik gerekçelerle bir araya gelebiliyor ve sınırlar önemini yitiriyor. Dünyanın geldiği ekonomik gelişmişlik seviyesinde bu tür ticari birliklere dahil olmadan rekabetin bir parçası olmak, dolayısıyla ayakta kalmak zorlaşıyor. Kimsenin tek başına yoluna devam edemeyeceği bu süreç medeniyet tipi 1’e doğru gidişi hızlandırıyor. Devam edeceğiz.
1 Ekim 2017
24 Eylül 2017
17 Eylül 2017