

Özellikle 2014 yılından itibaren dijital dönüşümün, kimine göre kadim kökleri olan, kimine göre medeniyetle beraber gelişen devlet adını verdiğimiz yapıya da etki edeceğini daha sık duymaya başladık. Bu yazı dizisinin ilk 5 bölümünde bu alanda gelişen farklı örnekleri anlatmaya çalıştık. Bu örnekleri yeri geldiğinde detaylandırarak, yeri geldiğinde de hatırlatarak ilerleyen yazılarda da kullanacağız. Yazı dizisinin beşinci bölümünün sonlarında ise bir soruyu tartışmaya başlamıştık:
Devlet bir hizmet sağlayıcı mıdır?
Bu soruyu daha detaylı tartışabilmek için, öncelikle “hizmet sağlayıcı” kavramının ne olduğunu detaylandıralım. Hizmet sağlayıcı kavramı özellikle bilişim alanındaki gelişmelerin hızlanıp, sektör ayrımı yapmaksızın, her sektöre hizmet üretebilir hale gelişi ile oturmuş bir kavramdır. Mobil telefon operatörü şirketlerden internet hizmeti veren şirketlere, e-posta sağlayıcılardan veri depolama hizmeti sağlayan şirketlere kadar bir çok farklı alanda, bireysel ve kurumsal hizmet sağlayıcıları görmek mümkündür. Hizmet sağlayıcı kavramını genişleten bir diğer gelişme ise, önceki dönemlerde örneğin dış kaynak kullanımı ya da taşeronluk olarak adlandırılan iş yapış biçimlerinin zaman içerisinde iş planlarını ve yapılarını değiştirip hizmet sağlayıcıya dönüşmeleridir. Günümüzde yaygınlaşan sanal ofis ya da paylaşımlı ofis hizmetlerini bunlara örnek olarak gösterebiliriz.
Hizmet sağlayıcı perspektifinden devlet kavramına ve günümüz örneklerine bakıldığında, hizmet sağlayıcılığın devlet kavramının tamamını kapsayıp kapsamadığı hakkındaki belirsizliği görebiliyoruz. Neredeyse dünyadaki hemen hemen her devlet ideolojilerinden bağımsız bir biçimde bir hizmet sağlayıcı olarak tapu, nüfus, noter, yargı vb. alanlarda öncelikli olarak vatandaşlarına ve kendi vatandaşı olmayan kişilere hizmet sağlamaktadır. Eğitim, sağlık, emeklilik vb. bazı alanlarda ise, devletlerin yapısına göre verilen hizmetin seviyesi değişim göstermektedir. Bu hizmet alanlarının varlığının en önemli sonucu, devlete bağlı olarak bu hizmetlerin organizasyonunda ya da kısmen yerine getirilmesinde rol alan bürokrasinin oluşmasıdır.
Ancak devletin, vatandaşlarına sağladığı ya da en azından organizasyonunu yapıp denetlemeyi sürdürdüğü bu hizmetlerin yanında bir diğer önemli işlevi ise yönetimdir (governance). Yönetim işlevi, daha önceden belirlenmiş bir biçimde yönetim hakkını kazanan (örn: seçim ya da saltanat) kişiye ya da gruplara devredilir. Bu noktada devletin ikinci hizmet sağlayıcı işlevi ortaya çıkmaktadır. Yönetim hakkı kazanan kişiye ya da gruba hizmet vermek ya da onların elindeki gücü dengelemek için bürokratik bir başka yapıya ihtiyaç duyulur.
Devletin ideolojisi ve yönetim biçimi ne olursa olsun, yukarıda kısaca belirttiğim ve daha fazlası olan devlet işlevlerinin büyük bir kısmı bürokratik bir yapının hizmetine ihtiyaç duymaktadır. Bürokrasi yıllar boyunca en çok eleştirilen ancak yerine ikame edecek başka bir yöntem bulunamadığı için yıllar boyu süregelen ve kemikleşen bir yapıdır. Bürokrasiye yapılan en önemli eleştiriler verimsizlik, gereksiz karmaşıklık üzerinedir. Bürokrasinin azaltılması ise bir çok kişi ya da grup tarafından denenen ve belirli oranda başarı sağlayan bir çabadır. Ancak bu çabalar bürokrasinin varlığını tamamen ortadan kaldıramamıştır. Çünkü bürokrasi ne kadar zor hareket eden bir çark olursa olsun, hareketi ile devleti de hareketlendiren bir mahiyeti vardır.
Tüm bu tanımlardan ve yorumlardan sonra diyebiliriz ki, bürokrasi bir devletin hizmet sağlayıcı yapısıdır, yani sorumuzun cevabı olumludur. Bürokrasi hizmet sağlama rutinini devletin kanunlarından alır (kimi zaman içtihatlar olabilir), rutinin girdileri ve çıktıları belirlidir, rutindeki bir değişim ancak yönetim seviyesinden gelen bir kararla olabilir. Bu açıdan bakıldığında, oldukça kararlı bir yapı olması gereken bürokrasinin, verimsizlik ve karmaşıklık eleştirilerinin iki ana sebebi olabilir:
Bu iki durumun bağlandığı temel sebep insan hatasıdır. Hem yapı oluşturulurken uyumlu tasarlanmamış, hem de uyum varsa bile işleten kişilerin yaptıkları hatalar sonucunda uyumsuzlaşmıştır. Bu fütüristler, transhümanistler ve singulariteryanlar tarafından her zaman kullanılabilecek, ve hali hazırda da kullanılan bir silahtır. Tabi ki bu kitleler dijitalleşmenin kesin çözüm olduğunu düşünmektedirler.
Bitnation gibi bir yapının ortaya çıktıktan sonra sağladığı ilk hizmetlerin, kimlik, noter ve evlilik gibi hizmetler oluşu, bürokrasinin dijitalleşmeye karşı yumuşak bir karnı olduğunun en önemli göstergesidir. Kanunlar ve kurallar ile sınırları çizilmiş, girdileri ve çıktıları belirlenmiş bir bürokratik yapı, makineleşmeye en uygun yapılardan birisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu anlamda devletin dönüşümünün bürokrasiden başlayacağını düşünmek yanlış olmayacaktır. Ancak bu bizim gibi devlet hassasiyeti olan bir milletin bu noktada cevaplaması gereken bazı sorular olacaktır.
Devam edeceğiz…
1 Ekim 2017
24 Eylül 2017
17 Eylül 2017